Cuma, Ağustos 22

Başlıksız.

Beterim günlük, çok beterim.
 Hiç huyum değildir burada bunalım takılmak.
Bunu da yapıyorsam, anlatmak için sözleri ardı ardına dizemiyorsam bil ki çok beterim.

 
posted by patlak at 11:23, | 0 comments
Pazartesi, Ağustos 18

Çatlak'ın Futbolla İmtihanı:))

 
Hem Beşiktaşlı olup hem de Beşiktaşlı futbolculardan Metin'i ve kaleci Engin'i  bilecek derecede olayla alakasız olan  Çatlak maça gidiyor:))) Hem de kiminle? Kessen kanı siyah beyaz akacak olan Patlak'la. Aslında başlıktaki imtihan kısmı Patlak'a daha çok yakışacak bu etkinlik yarın gerçekleşecek. Telefonda yapacağım çirkefliklere en son tribünde yemek için sarma saracağımı da ekleyince beni bırakıp kaçacağına ya da telefonunu kapatıp kayıplara karışacağına dair tehditler savursa da bilin ki yarın onun dizinin dibindeyim. Şu an yarın için marş ezberliyor Patlak'la birlikte yarın takacağımız bir örnek bantları örüyorum. Yarın maç arası biri sürekli sarılan, yanındakinin ağzına sarma, haşlanmış patates tıkıştıran  diğeri de onu iten tipler görürseniz, bilin ki onlar biziz. Kaldı ki "Bu maç çok önemli, şımarırsan seni ezer geçerim, tanımam." demişliği de var.
 
Yok ezilirsin, bir şey göremezsin, çişin gelse tuvalete gidemezsin, yanına su bile alamazsın gibi şeylerle gözümü korkutacağını sanıyorsan yanılıyorsun. Ben orada üç katlı kulelerin tepesinde bu gece öreceğim dantel bayrağımla marşlarımı söylüyor olacağım:p
 
 
Gücüne güüüç katmaya geldiiiiik
Formanda teeeer olmaya geldiiiiik...
 
Oldu mu Patlak'ım?
 
posted by patlak at 17:55, | 0 comments
Pazar, Ağustos 17

Çatlak İşe Başlar...

Çocukken her pazar beni yalnız bırakmayan karın ağrım, bu gece de  bu yaşa rağmen yine benimle. Yine bir tatil biter, iş başlar hüznü tüm ağırlığıyla üstüme çökmüş durumda. Sayın Patlak gibi bütün gün gezip enerji toplamışlığımız da yok. İki kavruk el, baş ağrısı ve yorgunluktan ibaret... Gözüm her saate gidişte "hiiiii!!!"  çığırtısıyla gözlerim doluyor.

Her güzel şey gibi tatil de biter ve çok acıklı ama Çatlak yarın işe başlar:((
 
posted by patlak at 21:35, | 0 comments

Kendim ettim kendim buldum

Sıcaktan bunalıp hocadan da özenerek üç gündür "bu sıcağı yapanın, bu evi alanın, sıcakta eve tıkılanın ......" diye beddua edince belamı buldum. Neymiş? İsyan edilmeyecekmiş hele beddua asla. Nolurmuş? Döner dolaşır seni bulurmuş.



Hani o dün gece keşfettiğim, o burası esiyormuş diye yattığım pencere önünden sabahında kalkamadım. Boynum, sırtım her bir kemiğim tutuk. Akabinde "yanıyoruuuum" diye  söylenmenin ne kadar abartı olduğunu iki elimi birden yakınca anladım. Lavabo açıcıyla bu başarıya imza atan şu insan  an itibarı ile el bileklerine kadar cayır cayır yanmanın ne olduğunu ciddi şekilde anlamış durumda. Ayrıca bronz kollarda rengi açılmış pambık gibi ellere sahip şu an. Üstelik ara ara alı al moru mor renkler de var. Sürekli bir gerilme ve yanma hissi eşliğinde... Ayrıca yanmış et kokusu da uzun süre tenden gitmedi.
 
Şimdi gelelim işin en can alıcı kısmına.
 
Sayın Bağyan Patlak,
 
Efendim siz de içtiniz akşam. Hem de dün daha bir kibar yazmıştım ama domuz gibi böğüre böğüre o kolonyadan hallice içkiyi içtiniz. Hatta benimle de "malzeme yoksa kasma kolonyaya maydonoz at iki de buz koy onu iç." diye dalga geçtiniz. Ve fakat görüyorum ki  sapasağlam sabahın köründen beri gezip dolanıyor, gününüze gün katıyorsunuz. Ayrıca avuç içlerini bile acıdan açamayan şu zavallı insanı taze fasulye ayıklarken arayıp nerelerde sürttüğünüzü, oh mis manzaranızı anlatıp benim derdime geçtiğim anda "Oooo seni dinlerken biram ısınıyo, midyem soğuyo." deyip telefonu da kapadınız.
 
Şimdi ben "Allah senin cezanı verecek." derdim ama haşaaaa demem. Aldım ağzımın payını. Allah sizi bildiği gibi yapsın:))
 
Şimdi de yiyip içmişsin açıp hala bana gezmeye devam ettiğin yerleri anlatıyorsun. Allah ....
 
Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem... şarkısı eşliğinde telefon kulağımda hala da seni dinliyorum. Ben ne iyi bir insanım yarabbim...
 
posted by patlak at 15:11, | 0 comments

Çok sıcak ulan!!!!

Malum hava sıcak. Bazı klimalı arkadaşlarımızı etkilemez ama öyle böyle değil katil edecek , cinnet boyutuna getirecek cinsten. Sokak kapısının altına serdiğim döşeğim şu an esinti miktarının biraz olsun artması sebebiyle yatak odası penceresinin altına serili. Sıcağı sevmeyen bünye, serinleme ihtiyacı ile sürekli alarm veriyor.  Şöyle serin, ferah derken akla gelen içecek için evdeki malzemeler gözden geçirilince hüsran yine tavan...

Gün boyu toplantıda beyin akıtan patlakla durum paylaşımı bir gaz verici şarkıdan sonra bizimki evdeki absenti içmeye karar verdi. Onca uyarılarıma bilgi verici konuşmalarıma rağmen...

Absent "insanı delirtir ve katil yapar, epilepsi ve verem getirir, ve binlerce Fransızın ölümünden sorumludur. Erkekleri bir hayvana dönüştürür, kadınları telef eder, çocukları yozlaştırır ve aileyi yıkıp ülkenin geleceğini tehlikeye sokar."

Dedik ama dinletemedik. İnanılmaz ama o şekeri eritmeyi başardı. Bana göre suaygırı , fil karışımı böğürtüler çıkararak mideye indirdi. Tabi ona bırakırsan "yok öyle bir şey". Üstelik de o zebani kılıklı adamın resmi olan o dandik markayı...

Ona bir şey olmadıysa bana da bir şey olmaz mantığıyla rom yerine votka, esmer şeker yerine normal bildiğin beyaz şeker, misket limon yerine yeşermiş suyu çekilmiş bir limon ve balkondaki bütün saksıları tarayıp bulamadığım canım nanelerim yerine önce fesleğen saksına saldırılıp sonra kuru nane de karar kılındı. Valla oldu mu? Oldu, hem de süper oldu. Kuru naneler boğaza kaçınca başka bir coğrafyada şeker eritilen  çay süzgeci ile naneler süzüldü:)) Pek bir ferah oldu. İyi ki kola yok, fantayla yaparız dediğim cuba libre seçeneğini elemişiz.

Fakat kaç tane içersek mahalledeki düğünü ve bu böğürten sıcağı unutturur bilemiyorum.

Bu arada acaba hala ayakta ve hayatta mı derken bakıyorum damar şarkımı beğenmiş. Demek ki fular ve takı vasiyetim bir başka sefere ertelendi:))
 
posted by patlak at 00:01, | 0 comments
Pazartesi, Haziran 23

Ahanda gene ben:))

Çok şükür kankitoya kavuştuk. Hatta şefkatli kollarına teslim edildik. Hasretle kucaklaştık. 

Canım Nunim'e pasta almaya girdiğimiz markette yıllar önce yaptığım ve ona yapmaktan çok zevk aldığım şu olayın farklı versiyonuyla pek bi neşelendik:))
 
Patlak'ın "Sen bekle şurda ben alıyım pastayı." deyip markete girmesinden ve çıkamamasından sonra beklemişliğin verdiği ızdırapla markete daldık.  Ve görüldüğü ilk noktada "Aşkım nerde kaldın? Seni bekliyorum dışarıda bir saatir ." le başlayıp meraklı bakışlar altında ve onun "Herkes burada beni tanıyor yapma." yalvarmalarına rağmen sevgili rolünü keyifle yaptık:))
 
 
Bol muhbbet, lezzetli bir yemek ve  iki yıl önce açıp içmediği "gideri var" deyip yutturduğu bayat içki ile gecemizi noktaladık.
 
Hain kedi Midas'ın sürekli ayaklarımı yalayıp beni zıplatmasını ve daha ilk geceden valizimden araklayıp kaybettiği babetimi konu edip gecenin büyülü atmosferini bozmak istemem.  Fakat açık camdan düşme ihtimalinin ev halkı üzerindeki korkusu önümüzdeki günler için ilham kaynağıdır belirtmeden geçmiyim.
 
Tüm bunlara rağmen alyanssız geldiğime pişman olduğum yolculuk sebebiyle canım patlağımın bana alyansa benzer bir yüzük buluşu ve ayrıca beni yatağına alması  çok hoş;)) Yaşanan bu son dakika gelişmeleri,  sanırım bayat içkiyi ve oramda buramda gezen kedi kıllarını bir nebze de olsa hafifletir cinsten...
 
Ne diyim? Şükür kavuşturana...
 
 
 
posted by patlak at 00:14, | 0 comments
Pazar, Haziran 22

sürpriiiiiz:)) çatlak otobandan bildiriyor...


Ses, bir iki deneme... ne çok uğraştım... aaa öncelikle söylemeliyim ki ben Çatlak.  Yazmayalı yıllar olunca insan şifresini her bir şeysini unutuyor. Ve ne ilginçtir ki onunkini unutmamışım. Şimdi kıskanç der, illaki bir şeyler sallar.  Ama napaçan biz onu öyle kabul ettik.


şu an nerdeyim? Patlak'ıma kavuşmak için dakikaları sayıyorum. Sannımca yaklaştım.  Bu üç günlük süreç neler yazdırır şimdi bana:)

onun adıyla da olsa yazabilmek çok hoş...

bu arada dinlediği abuk sabuk müzikleri bana da dinlettiren yan seyahat komşum elimdeki kalemle sen uyurken yüzüne yapmayı planladığım şeyleri yapamadığım için kendini şanslı saymalısın. İnsan hem uyuyup hem bu cıstak müziği son ses dinler mi???
 
posted by patlak at 18:11, | 0 comments